18 Temmuz 2013 Perşembe

"Yeniden Derki ve Yeni Dönem"

Ormanfakültelerinin bir şekilde birleşmeye çalışıp,ortaya çıkardığı 'Yeniden Derki' için yeni güzel fikirlerimiz oldu,neler mi?

*Bu yaz sürecinde bir toplantı alıp artık bizimde edebi dergi günlerimiz toplantılarımız olsun sohbet edelim tartışalım bir nebzede sosyal olalım dediğimiz '5çayıtoplantıları' vari görüşmelerimiz olacaktır.Bu buluşma,sohbet,tartışma ve paylaşma günleri ağustos 15 sonrasında başlar büyük ihtimalle.

*Diğer güzel haberimiz dergi yerine 2 fanzin olsun biri 'kültür-sanat-edebiyat' içersin diğeri de 'toplumsal-politik-güncel'lik içersin dedik.Bunun için bu yaz sürecinde yazdığınız yazılar,şiirler,öyküler vb. metinleri bize gönderiyorsunuz ve toplantılar sürecinde ortak kararlarla fanzinlerde yer alıyor.Yani fanzin yazın grubuna katılın,dostlarınızı da katın diyoruz.

*İlk akşam üzeri buluşmamız için tarihi bir ara yine rahatsız edeceğim.Bu toplantılar için yazmanıza gerek yok fikir yardımcısı olsanız bile sevindirici olur.

*Sohbetle kalın,ilginize teşekkürler.


İletişim: yenidenderki@gmail.com
https://www.facebook.com/groups/310073395761857/352538134848716/?notif_t=group_activity

16 Temmuz 2013 Salı

Kentleşme Karşısında Peyzaj Planlama Yaklaşımları- Dr. Gül Aslı AKSU

Kentleşme Karşısında Peyzaj Planlama Yaklaşımları
Gül Aslı AKSU
İnsanların mekansal olarak yaşadığı en büyük değişimlerden biri kentleşmedir. R. T. T. Forman kentleşmeyi, insanların ve yapılaşmış alanların, yoğunlaşma ve dışa doğru yayılma kombinasyonu olarak tanımlamaktadır. Ona göre bu yoğunlaşmada insan ve yapı birimi yoğunluğu artış gösterir. Forman, tek bir jenerasyonla kentsel alanlara iki milyar insanın katılacağını kabul etmektedir ve kentleşmeyi, kısıtlı araziyi hızlı ve güçlü bir şekilde yok etmekte olan bir tsunamiye benzetmektedir.
Bilhassa büyük metropollerde ticaret, sanayi, yerleşim, rekreasyon, turizm gibi arazi kullanımlarının artması ve bu arazi kullanımlarını bağlayan ulaşım ağlarının gün geçtikçe yaygınlaşması şeklinde kendini gösteren kentleşme, yaşama ortamlarının bozulmasına, parçalanmasına ve değişime uğramasına sebep olmaktadır. Bu müdahalelerin neticeleri, bazen doğal kaynakların geri dönüşümsüz olarak tükenmesine kadar varabilmektedir.
Sarıyer İlçe Sınırları dahilinde yapılan bir araştırmada, 1997-2010 yılları arasındaki 13 yıllık zaman diliminde “Orman Alanları ve Doğal Yüzeyler”de %13 azalma; buna karşılık “Yapay Yüzeyler”de %13 artış tespit edilmiştir. Yeşil alanların içerisinde tek tük yerleşimlerle, delinmeler şeklinde başlayan ve bu tekil birimlerin birleşerek büyük “Yapay Yüzeyler” oluşturması şeklinde kendini gösteren bir parçalanma süreci yaşanmaktadır. Yaşama ortamlarındaki bozulmalar tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bu yüzeysel istilaya paralel olarak, yerleşim alanlarını birbirine bağlayan ulaşım ağlarının, çizgisel yapıdaki parçalayıcı etkisi, canlı hareketini de sekteye uğratmaktadır.
Kullanıcı profilinin bu sürece bakış açısı incelendiğinde, doğal yapının bozulmasından duyulan kaygının yanı sıra, kentleşmenin getirdiği imkanlardan yararlanma arzusu da küçümsenmeyecek bir boyutta karşımıza çıkmaktadır. Bu ikilem başlıca iki tane önemli sorun doğurmaktadır.
“Doğal yapının bozulması” ve “Kimliksizleşme”.
Mekansal ve ekolojik açıdan bakıldığında bu hızlı kentleşme süreci, doğal yapıyı acımasızca yutmaktadır. Ancak daha da vahim olan netice, bölgesel ölçekte sürdürülebilir dayanağı olmaksızın cereyan eden bu sürecin, kimlik değerlerine de zarar vermesidir.
Sosyolojik araştırmalara katılan kesimin en çok şikayet ettiği konulardan birisi, insan profilinin değişmesi olmuştur. İnsan profilinin değişmesi, mahallelilik kavramını zedelemiştir. Doğallığı, temiz havası ve sükuneti, kısacası yüksek yaşam kalitesi ve kırsal yaşam tarzına imrenerek, alana sonradan yerleşen kişiler, alanın kimliğine katkı sağlamamışlar, aksine onu kendi yaşam koşullarına göre şekillendirmeye çalışarak değiştirmişlerdir. Alışveriş merkezleri, lüks konut anlayışı, özel işletmelere dayalı rekreasyon beklentileri gibi alanın asıl kimlik değerleriyle örtüşmeyen yapıları beraberlerinde getirmişlerdir. Öyle ki, alanı kırsal yaşantısından dolayı tercih edip, büyümesine sebep oldukları ulaşım ağları ve yerleşim sistemleri ile “kentselleştirmişlerdir”. Alanın yaşam koşullarına uymaktansa onu kendi yaşam koşullarına uydurmaya çalışmışlardır. Yerli halk ise ekonomik refah maskesi ardına gizlenmiş tüketim toplumu algısının sebep olduğu muhalefetler dolayısıyla birbirinden uzaklaşarak yabancılaşmıştır.
Ancak bu kadar karamsar bir tablo karşısında bile hayat devam ettikçe yapılabilecek ve daha da önemlisi yapılması gereken şeyler vardır. Doğal yapıdaki bozulmaların etkisini azaltmak üzere alınabilecek tebirler şu şekilde sıralanabilir;
•             Yapılacak her türlü planlamada, bütüncül bir yaklaşımın sergilenmesi, bunun için de disiplinler arası çalışmalarla bölgesel ölçekte peyzajların ele alınması gerekir.
•             “Orman Alanları ve Yarı Doğal Yüzeyler” üzerinde “Yapay Yüzeyler”in oluşturduğu parçalanma etkisini azaltmak için, yeşil alan koridorları oluşturulmalıdır. Yeşil dokuları “Yapay Yüzeyler”in içerisine çekecek ve habitat ağlarının yeniden oluşturulmasına katkı sağlayacak planlamalar devreye sokulmalıdır.
•             Yapay Yüzeyler içerisinde yeşil lekeler şeklinde kalmış olan kamusal yeşil alanlar, vejetasyon tipleri arasında geçişi sağlayan adım taşları niteliğindedir. Dolayısıyla bu alanlarla ilgili düzenlemeler yapılırken, bitkilendirmede egzotik türler yerine, doğal yapıyla uyumlu türlerin tercih edilmesi gerekir. Bitkilendirmelerde doğal faunaya besin kaynağı teşkil edecek meyve ve tohumlara sahip türlerin de özellikle seçilmesiyle, faunaya da katkı sağlanmış olunur.
•             Hassas dengelere sahip olduğu için değişimlerden çok kolay etkilenen ancak, kendine özgü yapısıyla da biyoçeşitliliğe önemli katkı sağlayan vejetasyon tipleri ve yaşama ortamları tespit edilmeli ve bu alanların korunmasına yönelik düzenlemelere hassasiyet gösterilmelidir.
•             Yeşil dokuda meydana gelen bozulmaların onarılmasında, ilgili meslek gruplarının temsilcisi olan, plancıların ve karar vericilerin bilinçli adımlar atması da son derece önemlidir. Hangi ölçekte olursa olsun, bir planlama kararı alınırken, doğal yapıda meydana gelmiş olan bozulmayı iyileştirmeye yönelik bir bilinçle hareket edilmesi gerekir. Konut, iş yeri bahçesi ya da mahalle parkı ölçeğinde dahi planlamalar yapılırken, bölgesel ölçekteki ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yeşil alan düzenlemelerinde yapısal dokuyu besleyecek çözümler yerine, doğal yapıyı teşvik edecek önerilerin getirilmesi gerekir.
•             Hangi ölçekte olursa olsun, Peyzaj Tasarımları’nda, doğala yakın düzenlemelere yer verilmesi, yine flora ve faunanın peyzaj içindeki dağılımına yardım edecek adım taşları teşkil edecektir.
•             Ana arterler tarafından bölünmüş olan ekosistemler, yeşil köprülerle ve amfibi tünelleriyle birbirine bağlanarak hayvan hareketinin sekteye uğraması önlenmelidir. Doğal yapıya uygun olarak tesis edilmiş yeşil duvarlarla, hem gürültüye, egzoza ve toza karşı fiziki bir perdeleme yapılabilir hem de ortamın yeşil dokusuna katkı sağlanabilir.
•             Kentleşme baskısı altındaki alanların en önemli sorunlarından birisi olan, yağış sularının toprak tarafından tutulamadan yüzeysel akışa geçmesi etkisi, yapay yüzeyler üzerinde yeşil dokuların oluşturulmasıyla azaltılabilir. Araştırma Alanı’nda “Yapay Yüzeyler”deki hızlı artışın, mikroklima üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkileri indirgemek ve yukarıda bahsedilen yeşil ağ sistemlerine katkı sağlamak üzere yeşil çatı tesislerinin de acilen devreye sokulması gerekmektedir.
Bu çözüm önerilerinden de anlaşılmaktadır ki parçası olduğumuz çevrenin sürdürülebilirliğine birçok farklı ölçekte ve farklı şekillerde katkı sağlamak mümkün. Çevre bilimiyle doğrudan ilgili olan Orman Fakültesi öğretim görevlileri ve öğrencileri bu anlamda daha da şanslılar. Çünkü bölgesel ölçekten tasarım detaylarına varıncaya kadar çok geniş bir yelpazede katkı sağlayabilecek bir donanıma sahipler. Önemli olan, ele alınan alanla hiçbir açıdan örtüşmeyen sözüm ona çözüm akımlarına kapılmadan, doğru zamanda ve yerde; gerçekçi, işlevsel, alanın doğası ve kültürüyle uyumlu çözüm önerileri geliştirmektir. Bu maksatla sürdürülebilir kalkınmayı hedef alan peyzaj planlama yaklaşımları sergileyebilmektir.  
KAYNAK
AKSU, G. A., 2012, Peyzaj Değişimlerinin Analizi: İstanbul, Sarıyer Örneği. Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

FORMAN, R. T. T., 2008, Urban Regions. Ecology and Planning Beyond the City. Cambridge University Press, UK., ISBN-13: 978-0-521-67076-0 (PB).

Biraz Daha

geçenlerde haziranı yaşadık yine.ne kadar güzeldi ne kadar bitmeyecek gibi.güzeldi güzel olmasına da bir o kadar hüzünlü bir o kadar umutluydu.göz yummak mı dersin işte olay ona geldiğinde sorma gitsin,nasıl olur dersin.ama güzel olacak sonraki haziranlar geçenlerde ki gibi umutlu.

"Ve bizim bir haziranımız
Bir yıl kadar yetecektir dünyaya
Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış
Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız
Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen
Bir olgu olmayacaktır sana
Ölülerimiz toplanacaktır
Doldurulan bir kıyı gibi. "

Turgut Uyar, Biraz Daha